+90-216-360 50 60
    

Soru ve Yanıtlarla Ön Çapraz Bağ Yaralanmaları

acl-head-image

Çoğu kişiye ilginç gelebilecek olsa da, ÖÇB yaralanmalarının yaklaşık %80’i non-kontakt yani temassız travmalarla olur. Özellikle ayağın yere sabit basarken, vücutla beraber dizin bir yöne dönmesi en çok rastladığımız yaralanma şeklidir. Mesela halı sahada futbol oynarken, şut çeken bacağın değil, yerde dengeyi sağlayan bacak üzerinde vücudun dönmesi örnek olarak verilebilir.

Bu konuda pek çok çalışma yapılmıştır. Tabii ki beklenmeyen kazalar sonucu yaralanmalar herkesin başına gelebilmektedir. Ancak özellikle ÖÇB yaralanmalarının çoğunluğunda, kazadan ziyade başka faktörler rol oynamaktadır. Fazla uzatmadan kısaca özetlemek gerekirse; kullanılan spor malzemesinin uyumsuzluğu (ayakkabı,vs.), saha ve zemin şartlarının riskli olması (kaygan zeminden ziyade, ayakkabıyı tutan zeminler bizi daha çok korkutur), kişinin yapılan aktiviteye göre yetersiz adale gücünün olması, propriosepsiyon dediğimiz denge-koordinasyon ve tehlikeli hareket esnasında adalenin ve eklemin kasılma, pozisyon alma gibi özelliklerinin zayıf olması, kişinin anatomik olarak ÖÇB yaralanmasına yatkın olabilmesi gibi pek çok unsur, ÖÇB yaralanmalarının görülmesinde etkin olabilir.

İstisnai durumlar hariç, genel olarak birkaç senaryo, klinik tablo görülür. En çok kişi dizinin dönmesi sonucu büyük bir ağrı ile beraber çok net olarak bir kopma sesi duyduğunu, adeta dizinin kendisine ait değilmiş gibi çıkıp girdiğini söyler. Sonrasında ise ya hemen ya da bir gün sonra hastanın dizi çok ağrı yapacak şekilde şişer ve dizini kıvıramamaya, zorlukla yürüyecek hale gelebilir. Daha az olarak ise, özellikle kısmi yaralanmalarda, dizde darbe ile bir ağrı oluşur, hasta sanki dizi girip çıkmış gibi hisseder, ama dizi fazla şişmeyebilir ve ağrımayabilir. Eğer faaliyete devam ederse, ilk tabloya benzer durum ortaya çıkabilir.

Dizde tarif edilen bir travma olduğu anda, mutlaka yapılan aktiviteye (spor, yürüme vs.) son verilmelidir. Diz çevresine bir buz torbası ince bir tülbende veya havluya sarılarak veya cold pack bandajı ile soğuk uygulama 20 dk süresince yapılmalı ve uygulamaya 2 saatte bir devam edilmeli. Bir Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanınca değerlendirilip kesin tanı MR (Manyetik Rezonans) gibi görüntüleme araçları ile konuluncaya kadar ise mümkün olduğu kadar yük vermekten kaçınılmalıdır. Tanı ancak gerekli muayene yapılıp, altın standart olan MR görüntülemesi yapıldıktan sonra konulabilir.

Tabii ki hayır. Burada cerrahi veya konservatif (cerrahi dışı = fizyoterapi tek başına) tedavi kararı hastaya özel olarak verilmelidir. Genellikle hastanın yaşı ne kadar genç ise (mesela 35 yaş altı) cerrahi tedavi seçeneği daha yüksektir. Şu bir gerçek ki ÖÇB’ı yırtık olan bir kişinin dizi çoğunlukla orijinali gibi olmayacağından, anormal bir hareket ve rotasyon olacağından, ileri yaralanmalara (menisküs, kıkırdak vs) açık olacaktır. Kişinin aktivite düzeyi (zevk için bile olsa spor) arttıkça ameliyat ile tedaviyi tercih etmek daha doğru olacaktır. Sedanter (sakin), sporsuz bir hayat süren orta ve ileri yaş grubunda olan hastalarda, diz çevresi adaleleri güçlendirici, denge ve koordinasyonu arttırıcı fizyoterapi ile ameliyatsız tedavi tatmin edici sonuçlar verebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, pek çok hastanın ameliyat korkusu ile düştüğü bir hata olan, hem aktif bir hayat sürüp hem de cerrahiden kaçmak, hastaların tekrar dizinin dönmesi ile bizim karşımıza çok daha kötü bir diz tablosuyla (ÖÇB yaralanması yanında, menisküs yırtıkları ev daha önemlisi kıkırdak problemleri ile) gelmelerine ve beklentisi daha düşük bir ameliyata maruz kalmalarına neden olmaktadır. Özetle, yaşınız kaç olursa olsun, aktif, spor yapan biriyseniz cerrahi tedaviyi ilk yaralanma olduğunda tercihe etmeniz ve dizinizin daha normale yakın olmasını sağlamanız en doğru yoldur.

Elit profesyonel sporcular hariç, ameliyat sonrası oluşabilecek birkaç komplikasyon riskini düşürmek için, ameliyatı bazı şartlar oluştuğunda yapmayı tercih ediyoruz. Tabii ki tüm bunlara hastanın ilk muayenesinde karar vermek ve hastadan hastaya değişiklik göstermek kaydıyla; genellikle ödemin az olmasını, kuadriseps (diz kapağıin üzerindeki kas kitlesi) gücünün yeterli olması, dizi 120 dereceye kadar kıvırabiliyor olması, dizin tam ekstansiyonda (dümdüz) kilitlenerek, düz bacak kaldırma yapılabiliyor olması durumunda hasta cerrahiye hazır demektir. Bu şartları sağlamak için pek çok hastada ameliyat öncesi fizyoterapi uygulanması yerinde olacaktır.

Ön çapraz bağ cerrahisi artroskopik yani diz eklemini açmadan yapılan bir ameliyattır. Kopan bağ yerine dizin çevresinden alınan ve greft adını verdiğimiz tendonlar konulmaktadır. Bu tendonlar, dizin içine femur ve tibiadan açılan kemik tünellerden yerleştirilerek, askı şeklinde femura yaklaşık 1 cm uzunluğunda bir titanyum implant ile tutturulurken, tibiada ise eriyen bir vida ve yine metalden 1 cm çapında bir U stapler ile tespit edilmektedir. Bu tespitler hastanın ameliyatının ertesi gününde yük verebilmesini ve dizini kıvırabilmesini sağlarken, konulan tendonların kemiğe kaynamasına kadar olan 8-10 haftalık sürede, sabit olarak yerinde kalmasını sağlarlar. Ameliyatın süresi yaklaşık 45 dakikadır ve bu sırada diz içinde başka yaralanmalar varsa onlara da müdahale edilir.

Aslında Ön Çapraz Bağ cerrahisi tecrübeli ellerde yapıldığında komplikasyon oranı oldukça düşük bir cerrahidir. Bununla birlikte hastanın geleceğini belirleyen en önemli faktör, çapraz bağa eşlik eden menisküs, kıkırdak gibi diğer yaralanmaların durumudur. Genel ameliyat risklerinin dışında, iyi teknikle yapılmış olsa bile, bu ameliyata özgü olarak, çok düşük oranlarda da olsa enfeksiyon, derin ven trombozu (kan pıhtısı), bağın kemiğe iyileşmesinde yetersizlik gibi komplikasyonlar görülebilmektedir.

Ameliyatın ertesi günü hasta çift Kanedyen değnek yardımı ile tahammül edebildiği oranda yük vererek yürüyebilir. Masa başı işine 4-7 gün içinde dönebilir. Araç kullanmaya 3 hafta içinde başlayabilir. Ameliyattan hemen sonra fizyoterapiye başlanması şartıyla, 2. Hafta sonunda tek değnekle, 3. hafta sonunda ise değneksiz yürüme hedeflenir.

Ameliyatın başarısı ancak iyi fizyoterapi ile mümkündür. Diz çevresi adalelerin güçlendirilmesi, denge, koordinasyonun arttırılması için mutlaka fizyoterapist eşliğinde tedavi olunmalıdır. Hedef 6-8 haftada jog denilen hızlı yürüme-düşük tempolu koşuya ulaşabilmektir. Ameliyat sonrası 2.5 aya kadar haftada 3-4 gün fizyoterapiye devam etmek gereklidir. 3. haftadan sonra havuz içi egzersizler de çok faydalıdır. 2.5 ay ile 4 ay arası ise fitness-fizyoterapi bir arada yapılabilir. Profesyonel sporcularda 4-6 ayda spor aktivitesine tam kapasite dönmek mümkün olmakla beraber, amatörlerde temaslı sporlara (futbol, basketbol gibi) dönüş süreci 1 yıla kadar uzayabilmektedir.

Eğer ameliyat düzgün bir cerrahi teknikle yapılmışsa, ancak yeni bir travma olursa tekrar yaralanma olabilir. Tabii ki dizin artık ameliyatlı bir diz olduğu unutulmaksızın, ömür boyu düzenli egzersiz yapılması, kilo almamaya dikkat edilmesi ve diz çevresi adalelerin güçlü tutulması riskleri düşürecektir. Yine de ortalama %8-10 gibi hastada tekrar yaralanmaya rastlanabilmektedir.

Bu videolar da ilginizi çekebilir :

Ön çapraz bağ nedir? Ne işe yarar?

Ön çapraz bağ koptuğunda ameliyat olmak gerekir mi?

Ön çapraz bağ nedir? Nasıl yaralanır?

Diz travmalarında ne yapmak gerekir? Her ön çapraz bağ yaralanması ameliyat edilmeli midir?