Çoğu kişiye ilginç gelebilecek olsa da, ÖÇB yaralanmalarının yaklaşık %80’i non-kontakt yani temassız travmalarla olur. Özellikle ayağın yere sabit basarken, vücutla beraber dizin bir yöne dönmesi en çok rastladığımız yaralanma şeklidir. Mesela halı sahada futbol oynarken, şut çeken bacağın değil, yerde dengeyi sağlayan bacak üzerinde vücudun dönmesi örnek olarak verilebilir.
Soru ve Yanıtlarla Ön Çapraz Bağ Yaralanmaları
Bu konuda pek çok çalışma yapılmıştır. Tabii ki beklenmeyen kazalar sonucu yaralanmalar herkesin başına gelebilmektedir. Ancak özellikle ÖÇB yaralanmalarının çoğunluğunda, kazadan ziyade başka faktörler rol oynamaktadır. Fazla uzatmadan kısaca özetlemek gerekirse; kullanılan spor malzemesinin uyumsuzluğu (ayakkabı,vs.), saha ve zemin şartlarının riskli olması (kaygan zeminden ziyade, ayakkabıyı tutan zeminler bizi daha çok korkutur), kişinin yapılan aktiviteye göre yetersiz adale gücünün olması, propriosepsiyon dediğimiz denge-koordinasyon ve tehlikeli hareket esnasında adalenin ve eklemin kasılma, pozisyon alma gibi özelliklerinin zayıf olması, kişinin anatomik olarak ÖÇB yaralanmasına yatkın olabilmesi gibi pek çok unsur, ÖÇB yaralanmalarının görülmesinde etkin olabilir.
Dizde tarif edilen bir travma olduğu anda, mutlaka yapılan aktiviteye (spor, yürüme vs.) son verilmelidir. Diz çevresine bir buz torbası ince bir tülbende veya havluya sarılarak veya cold pack bandajı ile soğuk uygulama 20 dk süresince yapılmalı ve uygulamaya 2 saatte bir devam edilmeli. Bir Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanınca değerlendirilip kesin tanı MR (Manyetik Rezonans) gibi görüntüleme araçları ile konuluncaya kadar ise mümkün olduğu kadar yük vermekten kaçınılmalıdır. Tanı ancak gerekli muayene yapılıp, altın standart olan MR görüntülemesi yapıldıktan sonra konulabilir.
Elit profesyonel sporcular hariç, ameliyat sonrası oluşabilecek birkaç komplikasyon riskini düşürmek için, ameliyatı bazı şartlar oluştuğunda yapmayı tercih ediyoruz. Tabii ki tüm bunlara hastanın ilk muayenesinde karar vermek ve hastadan hastaya değişiklik göstermek kaydıyla; genellikle ödemin az olmasını, kuadriseps (diz kapağıin üzerindeki kas kitlesi) gücünün yeterli olması, dizi 120 dereceye kadar kıvırabiliyor olması, dizin tam ekstansiyonda (dümdüz) kilitlenerek, düz bacak kaldırma yapılabiliyor olması durumunda hasta cerrahiye hazır demektir. Bu şartları sağlamak için pek çok hastada ameliyat öncesi fizyoterapi uygulanması yerinde olacaktır.
Ön çapraz bağ cerrahisi artroskopik yani diz eklemini açmadan yapılan bir ameliyattır. Kopan bağ yerine dizin çevresinden alınan ve greft adını verdiğimiz tendonlar konulmaktadır. Bu tendonlar, dizin içine femur ve tibiadan açılan kemik tünellerden yerleştirilerek, askı şeklinde femura yaklaşık 1 cm uzunluğunda bir titanyum implant ile tutturulurken, tibiada ise eriyen bir vida ve yine metalden 1 cm çapında bir U stapler ile tespit edilmektedir. Bu tespitler hastanın ameliyatının ertesi gününde yük verebilmesini ve dizini kıvırabilmesini sağlarken, konulan tendonların kemiğe kaynamasına kadar olan 8-10 haftalık sürede, sabit olarak yerinde kalmasını sağlarlar. Ameliyatın süresi yaklaşık 45 dakikadır ve bu sırada diz içinde başka yaralanmalar varsa onlara da müdahale edilir.
Aslında Ön Çapraz Bağ cerrahisi tecrübeli ellerde yapıldığında komplikasyon oranı oldukça düşük bir cerrahidir. Bununla birlikte hastanın geleceğini belirleyen en önemli faktör, çapraz bağa eşlik eden menisküs, kıkırdak gibi diğer yaralanmaların durumudur. Genel ameliyat risklerinin dışında, iyi teknikle yapılmış olsa bile, bu ameliyata özgü olarak, çok düşük oranlarda da olsa enfeksiyon, derin ven trombozu (kan pıhtısı), bağın kemiğe iyileşmesinde yetersizlik gibi komplikasyonlar görülebilmektedir.
Ameliyatın ertesi günü hasta çift Kanedyen değnek yardımı ile tahammül edebildiği oranda yük vererek yürüyebilir. Masa başı işine 4-7 gün içinde dönebilir. Araç kullanmaya 3 hafta içinde başlayabilir. Ameliyattan hemen sonra fizyoterapiye başlanması şartıyla, 2. Hafta sonunda tek değnekle, 3. hafta sonunda ise değneksiz yürüme hedeflenir.
Eğer ameliyat düzgün bir cerrahi teknikle yapılmışsa, ancak yeni bir travma olursa tekrar yaralanma olabilir. Tabii ki dizin artık ameliyatlı bir diz olduğu unutulmaksızın, ömür boyu düzenli egzersiz yapılması, kilo almamaya dikkat edilmesi ve diz çevresi adalelerin güçlü tutulması riskleri düşürecektir. Yine de ortalama %8-10 gibi hastada tekrar yaralanmaya rastlanabilmektedir.